28 Mayıs 2014 Çarşamba

Şahistan Cağ Kebap - Darıca

Alakasız Giriş: Uzun hem de çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba sevgili okurlar. Şöyle bir bakıyorum ben yazmayalı neler olmuş neler. Bir dünya kupası, bir olimpiyat geçmiş; Suriye’de ayaklanma, Mısırda iki devrim olmuş. Bunlar yetmemiş faizler Hanya’ya, dolar Konya’ya dayanmış. Erkek Bülent bir kadın, Yalova desen il olmuş anasını satayım. Boğazın üstüne üçüncü köprü, dibine Marmaray kurulmuş. Ve daha neler neler. Yazdığım gelişmelerin konumuzla hiçbir alakası olmadığının farkındayım ki başına alakasız yazdım. Zamanını harcayıp bu satıra kadar okuyanlara yüce Allahtan sabır ve salih amel diliyorum.

Esas Konu
Fiyat: Daha önceki yazılarımı bir şekilde okuma gafletinde bulunanlar bilir benim için önce hijyen ve maliyet gelir. Şaka lan şaka hijyen gelmez. Hijyenin geçmişini fondikliyim; benim için önce fiyat ve lezzet gelir. O kadar.
Yurdumun dört bir köşesinde en mühimi de Erzurum’da cağ kebabı yemiş bir insan evladı değilim. Hele o ocağın dumanını yutmuş; yaz sıcağında kan ter içinde ateşi yellemiş hiç değilim. Fakat bugüne değin İstanbul’un türlü ilçesinde türlü mekanlarda(en fazla üç kere) bu meledi tatma imkanım oldu. Nerde bir cağ kebapçısına gitseniz “aha bu sefer sağlam saplayacaklar” hissi mutlaka size de oluyordur. Evvela fiyatı yüksek olan bu mekanların standart bir porsiyon ve sabit bir sunum anlayışı olmaması insanı her daim yusuflatıyor. Ulan ben dur deyinceye kadar şiş gelecekmiş de sipariş etmeden yoğurt salata donatacaklarmış da… Yaa bak yazarken bile strese giriyorum. Ben ne yiyeceksem onu getir arkadaş. Yemek yerken ne hesap geleceğini bileyim istiyorum; çok mu şey istiyorum?
He işte bu Şahistan kazıkçı cağ kebapçılarına bir tepki olarak kurulmuş resmen. Su bile içmeden iki şiş cağ yiyip kalkabiliyorsun güzel kardeşim. Şişin tanesi 6 lira. Lavaşa yüklenirsen iki şişle bile doyabiliyorsun. Aşağıdaki TÜİK tüketici fiyat endeksi baz alınarak hazırlanmış grafikten firmanın fiyat/lezzet endeksindeki yerine göz atabilirsiniz.

Lezzet: Tüm milli, kültürel, manevi, örfi ve de ananevi hislerimden sıyrılarak ifade ediyorum ki çok lezzetli lan bunların cağ kebapları. Etler yumuşacık, bol yağlı. Dikkat edin yağlı derken şaka yapmıyorum; ciddi yağlı lan. Böyle yerken ağzının kenarından sızan yağ boğazını aşıp koynuna akar, o derece. Gidin bütçeniz ve mideniz yettiğince kıtlayın* kebapları.
Hizmet: Mekan genel itibariyle temiz duruyor. Böyle bal dök yala hesabı değil ama öyle tiksinecek bir şey de görmedim şahsen. Yani diyeceğim o ki Pelinsu’yla rahat gidilir; Ikıncan’la gitmek riskli olabilir. Servis hızına gelince gayet seriler diyebilirim. En fazla 5 dakkada ilk şiş önünüze gelir. Mekan kalabalıkken bu süre 10 dakkayı bulabiliyor. Zamanınız o kadar kıymetliyse ta Darıca’da ne işiniz var; evinizde oturun makarna yiyin.

*Bu vesileyle konuyla en ufak bir bağlantısı olmayan aşağıdaki yersiz ve de yöresel fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Sonunda gülmezseniz en yakındaki Erzurumluya danışın; bana bulaşmayın.
Erzurum'a yeni tayin olan bir mülki amirin karısı, sokakta yürüyormuş. Tabii cemiyet hayatının bir ferdi olduğu için boynunda da tilki kürkü varmış.
Bunu gören yardımsever dadaşımız, "baci, baci!" demiş, "dalan gudik tırmanir!". Kadın ne dendiğini anlamadığı için alınıp "ne diyosun sen be!?" deyince dadaş küsmüş: "beğene, kıtlarsa kıtlasın."
**Grafik tamamen uydurmadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder